MyLittle Shoping World Headline

Pazartesi, Aralık 20, 2010

H&M

H&M ha açıldı ha açılacak derken merakla beklediğimiz H&M ayrıcalığı geldi.. ancak büyük bir hayal kırıklığı yaşattı bize neden mi?
o kadar çok neden sayabilirim ki işte bunları listelemeye karar verdim:)
1) H&M, ucuz ve 'demokratik' bir marka olarak biliniyor. Ama Türkiyeli burjuvalar için yurt dışı seyahatlerinde sahip oldukları ve bayıldıkları bir imtiyazdı hep ancak Bayrampaşa Forum da açılmasıyla bu ayrıcalığa büyük bir balyoz darbesi aldı nasıl mı çünkü kendini imtiyaz sahibi zanneden türk burjuvazisine gri-füme kara olanlar, başı örtülüler, başı açıklar, yabancılar, yarı ünlüler, sınıf yapmaya debelenen yeni şehirli kızlar, saça jöleyle şekil yapmış varoş delikanlıları, dedeli nineli büyük aileler, 0 bedenler, 3XL'ler karıştığı demoktarik ortam fazla geldi ve kendini marka kimliği ile özleştiren Türk burjuvaziye ağır geldi... bu durum sakın yanlış anlaşılmasın değişen HM değildi sadece H&M Türkiye'ye gelmediği için halka inmemiş, kirlenmemişti..
2) H&M, açılışla birlikte büyük bir kalabalığa bünyesinde bulundurdu ancak biz onu TÜRKİYE de sevemedik.. Terkos pasajından aldığımız H&M ler den hiç bir farkı yoktu  hatta eksiği vardı 34224225245 adet parça arasında aradığın hiç bir parçayı da bulamıyordun..ve aynı zamanda ürünler o kadar kötü sergileniyordu ki yerlerde kırış kırış olması neredeyse hiç bir mağaza çalışanını rahatsız etmiyordu.
3) Mağaza çalışanlarını ne Zaraİndex ne de  gap bananarepublic vs grubundaki  çalışan gibi yardımsever ve çözüm odaklı bulamadık adeta o karma karışık mağazada ürünlerle baş başaydık ee.... ne kadar bir şey seçmeye çalışırken başımızda duran   gözleriyle hadi al al  diyen samimiyetsizce iltifatlarda bulunan satış danışmanı sevmediğimiz gibi böylesi mağaza çalışanını da  hiç hoş karşılayamadık...
4) Kasa kuyruğu o kadar uzun ki zaten içine sinmeden aldığın ürünle (oyshoda zara da gap te çok daha iyisini bulurum ki bulursunda:) Kuyruğun sonundan girip sondan 3 üncü kişi olarak ayrılıyorsun..

neyse biraz umut verici seyler de söylüyüm Lanvin koleksiyonu için en azından görülmeye değer ojeleride güzel ayrıca bebeklere küçük çocuklara olan giyisileri oldukça şirin hem üst katları çok da kalabalık değil....
primark ta Türkiye ye gelirde bu kadar şaşa olursa şaşırmam :)


doğadan gelen güzellik




En değerli Giysimiz Cildimiz:))))))))))


Herkes taze bahar kokulu güne başlamak ister stresli yoğun bir günün öncesinde...
hepimiz uyandığımızda ilk şiş gözlerle ayna karşısına geçtiğimizde en çok ihtiyacımız olan doğal ve fresh kurutmadan cildimizin 5.5 Ph koruyacak asit ve baz dengesini bozmadan temizleyecek bir cilt temizlicisidir asla naturelden vazgeçmeyin bu konuda da önde gelen iki bitkikozmetiği var biri fransa nın dev firması Yves Rocher diğeri ise The Body Shop ikisinin ürünüde severek kullanıyorum fakat bütün denemelerim sonucunda The Body Shop un Tea Tree serisinde ki cild temizleyicisinin üzerine temizleyici tanımıyorum:) YineThe Body ShopCucumber toniği salatalık ve Aleo vera özünden yapılmış olması cildi inanılmaz ferahlatıyor ve nem ve su kaybınada diğer alkol bazlı tonikler gibi neden olmuyor Hem aynı zamanda The Body Shop  alış veriş yaparak yerel ticaretide desteklemiş oluyoruz The Body Shop başlattığı kampanya çerçevesinde Afrika ve gelişmekte olan ülkelerde bu ürünlerin bitkisel özlerinde kadınları çalışmasını sağlayarak hem onlara yan gelir elde etmesini sağlıyor hemde enfes ürünleri bizlere uygun fiyata ulaştırıyor neyse güzellikle devam ediyorduk yine The Body Shop Vitamin C serisinde ki spray toniği sıktığınızda içindeki mikro C vitamini ile hoş bir karıncalanma hissediyorsunuz bu cildimizde iyi şeylerin olduğunun habercisi:)pigmentlerimiz hareketleniyor biliyorsunuz C vitaminin pigment sağlayıcı bir etkiside bulunmakta işte bu sprayle hem cildimize bakım yapıyoruz hemde istersen güne başlarken makyajımıza baz uygulayabiliyoruz ya da makyaj sonrası püskürterek sabitleyebiliyoruz ben kullanıyorum ve çok memnunum:) ve diğer ciltte favori nemlendiricim The Body Shop cildime doğal ışıltı kullandığım andan itibaren kazandıran E vitamini serisinde ki su bazlı nemlendiricisi hem her cild tipinede uygun yağlandırmada yapmıyor bu arada The Body Shop  iki tipi mevcut E vitaminli serisinde parlaklık veren moısture cream formülü hem makyaj altı baz olarakta kulllanabilirsiniz Şimdilik aklıma gelenler bunlar Yves Rocher vucud yağları sütleri de muhteşem ancak yineden BUtter da The Body Shoptan vazgeçemiyorum geçen ay 2 al 1 öde kampanyasında da biraz stokladım:) bu arada Bu ay The Body Shop ta Promosyonlar devam ediyor ilgilenenlere duyurulur..

Bu arada Yves Rocher kartına en kısa zamanda sahip olmanızı ve kart sahiplerine sağladığı güzel jestleri kaçırmamanızı tavsiye ederim
..

Bu arada Gnc bu ay çıkardığı Mega Tea  lerden bahsetmeden duramayacağım şık kutusu ve 6 çeşit karma bitki çayları ile günün her saati her ihtiyacınız karşılıyor içinde Relax, Ekinezya. Robois, Yeşil Çay, ısırgan çayı ve birçok çeşit mevcut hemde organik...... çayın süzen poşeti bile organik pamuktan yapılmış :) açarken çok dikkatli olmak lazım:) çok çabuk süzen filitresi zarar görüyor
http://www.gnc.com.tr/tr/products.asp?ID=7&CID=18&PID=463 http://www.thebodyshop.com.tr/popup_product.asp?pID=1166

Perşembe, Aralık 09, 2010

Duyular Ve Markalar

Günümüzde pazarlama dünyasında çoğu reklam kampanyası dahilindeki markalar müşterilerin zihninde çarpıcı bir yer edinemeden silinip gidiyor. Gerçi, hala güçlü markalar yok değil: Coca-Cola, Harley Davidson, BMW. Bu şirketler müşterinin zihninde markalarını yaşatmanın yolunu bulmuşlardır. Kuşkusuz, bir marka müşterisine en azından ayırt edici bir yarar sunmalıdır. Eğer markanızda bu özellik olmazsa, ne kadar allayıp pullasanız da bir işe yaramaz. Ancak, ayırt edici markaların ihtiyaç duyduğu bir şey daha vardır.1 Bu gizli sır ise bu markalarla müşterilerinin arasındaki duygusal ve duyusal bağda gizlidir. Bu yüzden bu markaların, tam bir duygusal ve duyusal deneyim yaşatacak güce kavuşturulması gerekir. Bir reklamda bir ürünü ya da hizmeti görsel olarak sunmak yetmez. Güçlü sözcükler ve simgeler veya bir müzik gibi bir ses eklemek gerekir. Görsel ve işitsel uyaranların birlikteliği 2+2=5 etkisi yani sinerji etkisini oluşturur.
Markaların reklam kampanyalarında ve marka unsurlarını konumlandırmadaki yarattıkları sinerji etkisi kuşkusuz ki markaları müşterilerinin zihninde konumlandırmalarında büyük fayda sağlamıştır. Peki markaların reklam kampanyalarında müşterilerin zihninde yer almalarını sağlayan bu etki nasıl oluyor? Dünyaya ilişkin tüm kavrayışımız duyularımız aracılığıyla olur. Duyularımız belleğimizle aramızdaki bağdır, aynı zamanda da bizi duygularımızla doğrudan bağlar. Işıltılı bir bahar temizliğinin bir kokusu vardır. İmalatçılar da bu hayatın yenilenmesi duygusunu da şişelere doldurmaya çalışıyorlar. Pazarlamacılar bulaşık deterjanlarını, tuvalet temizleyicileri, şampuan, sabun, cam silicileri ve daha bir sürü şeyi satmak için baharla aramızdaki bu duygusal bağlantıyı kullanıyorlar.2 Yaşantımızdaki bütün olaylar, ruh halimiz , duygularımız hatta ürünler bile beş kanallı kayıt cihazımız olan duyularımız tarafından kayıt ediliyor. İnsanoğlu beş duyusunu birden kullandığında en yüksek etkinlik ve algılama düzeyine ulaşır; oysa reklam kampanyaları, iletişim programları ya da marka yalnızca iki duyu organımız olan görüntü ve sesi kanalımızı kullanır.3 Bugün çoğu markanın göze ya da kulağa hitap ettiği görülüyor. Hatta markanın pazarlama stratejileri de buna göre oluşturuluyor. Örneğin ne kadar iyi bir restoran markası olursanız olun, içeriye girildiğinde tüketici eğer kötü bir kokuyla karşılaşıyorsa markanızın değerinin artması mümkün değildir. Tabii ki her ürünün hisse ve kokuya yönelik bir stratejisi olmayabilir. Ama bunu bir şekilde başarabilirlerse, marka değeri katlanarak artacaktır.4 Çoğu kişi sıfır araba almanın en çarpıcı yanının ondaki yeni araba kokusu olduğunu söyler. Çünkü pırıl pırıl görüntüsünün yanında, kokusu da bir yenilik ifadesidir. Aslına bakarsanız yeni araba kokusu diye bir şey yoktur. Bu yapay bir kurgudan, doğrudan fantezi yaratan başarılı bir pazarlama oyunundan başka bir şey değildir.5 Üretim hattından çıkmadan önce arabanın içine bu koku sıkılır ve maalesef ki altı haftalık ömrü olan bu kokunun yerini altı hafta sonra plastik bardakların, gazetelerın, ayakkabıların kokusu alır.
Kellogg’s’un kahvaltılık mısır gevreğinin başarısı tamamen tahılın çıtırtısıyla ilgilidir. Vurgu, reklamlarda duyduğumuz ses efektlerinden çok, ağzımızda duyup hissettiğimiz bu çıtırtıdadır. Firma, çıtırtı ile tadın bu sinerjisini geliştirmek için yıllarca deney yapmıştır. Kellogg’s müzik laboratuarında geliştirdiği sadece Kellogg’s ’la özdeşen bu sesle ürünü piyasaya sununca, marka hızla yukarılara tırmandı. Firma müşterilerin zihninde oluşturduğu marka ve duyu algısını, görme ve tatmayla sınırlı olmanın ötesine geçip, hitap ettiği duyuları dokunma da dahil dörde çıkararak markanın algılanışına genişlik kazandırmış oldu.
Markaya kişilik vermek demek onu diğerlerinden ayırt edici özelliğe kavuşturmak demektir.
Markalandırmanın olumlu etkileri, 1950’lerin sonlarında tüketicilerin markalı ürüne, markasız ürün aynı kalite, görüntü ve tatta olsa dahi daha fazla fiyat ödemeye hazır olduğunun kanıtlanmasıyla belgelenmiş oldu. Pazarlama topluluğun kullandığı en yaygın duyu kanalımız şüphesiz ki görme duyumuzdur. Herhangi bir reklam, logo gördüğünüzde ya da bir ürünün/markanın adını duyduğunuzda, gözünüzün önünde canlanıyorsa, işte o şirket görme duyusuna doğru şekilde hitap edebilmiş demektir. Örneğin “Coca-Cola” dendiğinde hemen herkesin aklına kırmızı-beyaz renkleri ve bir kola şişesi gelir. Coca-Cola görme duyusunu o kadar iyi kullanmıştır ki, 1950’lerde Noel Baba’yı reklamlarında kullanana kadar Noel Baba yeşil renkte giyinirdi. Oysa Coca-Cola’nın reklam kampanyasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen Noel Baba hâlâ kırmızı-beyaz renklerde giyiniyor.6 Peki Coca-Cola yalnızca görsellikle sınırlı mı kalıyor, ne dersiniz? Son zamanlarda Coca-Cola reklam kampanyalarında kullandığı ses efektini hatırlarsak, Coca-Cola kutusu açıldığı zaman “pısss” sesini duyar gibiyim. Kulaklar sanki bayram ediyor. Öyle bir efekt veriyorlar ki, binlerce yıl susuz kaldık ağzımız kurudu ve çok sıcak. Bir kolayla serinleyeceğiz…7
Markanın görselliğine uyguladığımız ölçütleri kullanırsak, sesi en açık seçik en ayırt edici en istikrarlı ve akılda kalıcı biçimde kullanan firmanın Intel olduğunu söyleyebiliriz. 1998’den beri kulaklarımıza çalınan Intel Inside ezgisi bütün Intel reklamlarında ve marka yaratma da kullanılan kısa ve ayırt edici bir ses sayesinde görünmez olanı görünür kılmaktadır. Araştırmalar Intel’in dalga diye bilinen cıngılının Intel logosu kadar ayırt edici ve bellekte kalıcı olduğunu gösteriyor. Aslına bakarsanız araştırmalar insanların çoğunun Intel dalgasını logosundan daha iyi anımsadığını söylüyor.8
Wal-Mart’ın İngiltere’deki şubesi olan Asda süpermarket zinciri dokunmanın ekonomik avantajlarını iyi değerlendirmiş bir örnek. Birçok markanın tuvalet kağıtlarını ambalajından çıkartmışlar ve tüketicilere dokunarak karşılaştırma olanağı sunuyorlar. Bu uygulama kendi markalarının satışlarında patlama yaratmış ve o markanın ürünlerine yüzde 50 daha fazla yer ayırmalarını sağlamıştır.9 Bir markanın sunduğu dokunma özelliği her zaman bu sonuçtaki kadar belirgin olmayabilir. Martin Lindstrom’un, “Duyular ve Markalar” kitabında yer alan araştırmada ortaya çıkan en ilginç araştırma belki de cep telefonu sektöründe rastlanan sonuçtur. Yapılan araştırma sonucuna göre tüketicilerin yüzde 35’inin telefonu elinde tutarken hissettiği duyguyu, görünümünden daha önemli bulduğunu göstermiştir. ABD’li tüketicilerin yüzde 46’sı ise şaşırtıcı bir biçimde, bir telefon satın alırken ağırlığının görünümünden daha etkili olduğunu belirtti.
Pazarlamacılar bütün beş duyumuzu kullandıkları evrene iki boyutlu duyu algıları ile başlamışlardır ancak yapılan araştırmalar ve geçmişteki örnekler sonucunda bütün beş duyunun da ayrı ayrı öneme sahip olduğu sonucuna varılmaktadır. İşitmek pasif, dinlemek aktif eylemdir markanın sesi hem işiteni hem de dinleyeni hedef almalıdır çünkü satın alma davranışını oluşturabilmek için her ikisi de eşit ölçüde önem taşır. Intel oluşturduğu dalga sesi ile ses duyusunu en iyi kullanan bir örnektir. Yakın zamanlara kadar görme duyumuz beş duyumuzun en güçlüsü olarak kabul ediliyordu; oysa araştırmalar artık bunun doğru olmadığını ortaya koyuyor. Şekil bazı sektörlerde can alıcı bir role sahiptir, ancak şekil markanın bütünü temsil eden bir özellikten ziyade bütünü tamamlayıcı bir özelliktir.10
Coca-Cola’nın ayırt edici kırmızı beyazında, Intelin ses dalgasında Kellogg’sun çıtırtısında hepsinde ortak bir nokta var; hepsi ürünlerine bir üçüncü boyut kazandırdılar, bunların sahip olduğu duygusal benzerlik tüketicilerin onları bildikleri logo ya da yazı karakteri olmadan da tanımalarını sağladı. Çeşitlenen marka, reklam kirliliği pazarlamacıları farklı arayışlara itmiştir. Artık markaların gelecekte var olabilmeleri için tüketicinin zihninde daha fazla duyuda yer almaları gerekmektedir. Geçen 10 yılda otomotiv sektöründe arabanın kokusuna varıncaya kadar bütün özellikleri markanın bir parçası haline geldi. Kellogg’s sadece doğal çıtırtı sesini bile laboratuar ortamında üretmeye çalışıyor. Sonuç olarak; markalar yaratılırken duyuların gerçek bir imzasını taşımalıdır.
KAYNAKÇA
1. Lindstrom Martin, Duyular ve Markalar, Optimist Yayınevi Bs.Kasım 2007 Önsöz Philip Kotler
2. Lindstrom Martin, a.g.e 21,
3. Lindstrom Martin, a.g.e 22,
4. Bruce Turkel – Building Brand Value, http://www.markastrateji.com/2006/04/
5. Lindstrom Martin, a.g.e 22,
6. http://www.kobifinans.com.tr/tr/bilgi_merkezi/021803/15399 (07.09.10)
7. Nart Ömer . http://unigundem.com/2009/06/04/duyular-ve-marka/
8. Lindstrom Martin, a.g.e 33,
9. Lindstrom Martin, a.g.e 99,
10. Lindstrom Martin, a.g.e 112-113
Esra Fatma Türkal
Yıldız Teknik Üniversitesi, İşletme Bölümü, 4’üncü sınıf öğrencisi
Fortune Kampüs – Ekim 2

doğadan büyülü bohça




doğadan dan adı gibi büyülü bir bohçayla bugün pazarlama zirvesinde tanıştım  tam markalarla aramda ki duygusal bağı düşünürken aşk markalarına bir lovebrand daha ekledim. benim gibi meyve çayı düşkünüyseniz bu yeni yeşil çaya alışmanız hiç de zor olmayacaktır. Oldum olası bütün meyve çaylarını sevmeme rağmen bir rafine edilmemiş bizim siyah çayın geyşa versiyonu yeşil çaya alışamamıştım sağlık için o kadar faydasının olduğunu bilmeme rağmen nedense içimi bir türlü yumuşatamadı hiç bir çay markası...ama işte bugün yeşil çayı ilk defa büyülü bohça sayesinde çok sevdim doğadan bize yine doğanın büyülü bahçelerinden taptaze bitkileri toplamış hemde bu sefer ozel içini görebildiğimiz bohçasıyla bize sunuyor kullanışı o kadar zevkli ki hani o poşet çaylarını çay damlamasın diye çay kaşığı arayışımızada super çözum bulmuş ambalaj dizaynı o kadar güzelki hek içindeki ipi çekerek çayı süzüyor hemde kalın karton kenarlığı ile ipini dolayarak damlamasını önlüyorsunuz kısacası tamda müşteri çağında ki pazarlama zirvesinde Bir aşk markasını daha keşfetmiş oldum...
Bu arada ekşi sevenler için kuşburnu da güzel bu seride ki ben pek sevmedim Güllü yeşilçay kadar beğenemedim bu arada Macrocenter, Tansaşta Migros ta raflarde yerini aldı.. şimdilik tek favorim Güllü yeşilçay yaseminlisinide pek sevmedim..
P.S
Hazır yeşil çaydan bahsetmişken ve aklıma gelmişken yeşilçay süzen poşetleri gözaltı çizgi ve halkalarında da hem doğal antioksidan oluşuyla hemde dinlendirici etkisiyle çok işe yarıyor benden söylemesi:)

Popüler Yayınlar